top of page

Girişimcinin Hukuku

girişim sermayesi
Startup-ve-Şirket-Türü
sermaye ve seyrelme.webp
nda.jpg
dd.jpg
termsheet.jpg
sha.jpg
leg neg.webp

Girişim
Sermayesi 

Startup ve Şirket Türü

Sermaye ve Seyrelme

NDA

Due Diligence

Termsheet

Yatırım Sözleşmesi (SHA)

Hukuki
Müzakere

Startup ve Şirket Türü

Her ne kadar pratik bir tanımı bulunmasa da; girişim şirketlerinin (“startup”) tanımsal sınırları Sermaye Piyasası (“SPK”) ve Bankacılık (“BDDK”) alt mevzuatlarında “geometrik büyüme potansiyeli (ölçeklenebilir) olan, 0-5 yaş arası teknoloji şirketleri” olarak çizilmiştir.

Startup kurulurken hangi şirket türü tercih edilmelidir?

Startuplar, karşımıza  ekseriyetle Anonim Şirket türünde çıkarken, zaman zaman limited şirket olarak kurulmuş startuplara da rastlanmaktadır. İki şirket tipi arasındaki temel fark; sermaye koyma yükümlülüğü ve ortakların borçlardan şahsi sorumluluğu noktasında kendini göstermektedir.

 

Limited şirket ile Anonim Şirket ortaklarının yükümlülükleri arasında farklılık; kamu borçlarından sorumluluk anında ortaya çıkmaktadır. Limited Şirketlerde, şirketin kamu borçlarını ödeyememesi veya bu borçların ödenemeyeceğinin tespit edilmesi durumunda; şirket yönetici ve ortakları, ortaklık oranlarınca kamu borcunun ödenmesinden sorumludur. Bu yükümlülüğün tahsili ortakların kişisel malvarlığından karşılanabilir. Kısaca limited şirket iflas ettiğinde, vergi vb. kamu borçları için, sadece yöneticilerden değil ortaklardan da talepte bulunulabilir. Anonim Şirketlerde ise bu yükümlülük pay sahiplerine değil, yönetim kuruluna aittir. Pay sahipleri, şirkete taahhüt ettikleri sermayeyi ödediği sürece yatırım sonrası döneme ilişkin faaliyet zararı kamu borçları gibi kalemlerden sorumlu tutulamaz. Bu nedenle yatırımcının öncelikli eğilimi, anonim şirketlere yatırım yapmak olacaktır.

 

Ödenmemiş kamu borçlarına ilişkin müstakbel mali riskler üstlenmek, girişim sermayesinin doğası gereği yatırımcıdan beklenemez. Yatırımcı, ortaktan ziyade finansör pozisyonundadır. Bu doğrultuda SPK ve BDDK mevzuatları da şahıs şirketlerine, kooperatiflere yapılan yatırımları girişim sermayesi yatırımı saymazken (bu türlerde ortakların şahsi sorumluluğu söz konusudur), limited şirketlere yapılacak yatırımlarda ise girişim şirketinin yatırım tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde anonim şirkete dönüşmesi şartını koşar. Dolayısıyla girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, halka açık yahut açılmak üzere kurulmuş yatırım kuruluşları, bankalar, girişim sermayesi yatırım fonları gibi regüle yapılar, limited şirketlere yatırım yapma konusunda çekingen davranmaktadır.

 

Kamu borçları dışında, iki şirket tipinde de ortaklar kural olarak şirketin ticari faaliyetinden doğan zarardan sorumlu değildir. Ortaklar, sermaye koyma borcu kadar sorumlu olup, bu borç şirkete karşı yerine getirildiği sürece ek bir nakdi yükümlülük altında değildirler. Kamu borçlarından sorumluluk; yöneticilere, yani AŞ’de Yönetim Kurulu’na, LTD’de ise Müdür/Müdürlere aittir. Zira şirketi ve bilançoyu bu yapı ve kişiler yönetmektedir.

 

İki şirket türü arasında sermaye bakımından temel ayrım ise şirket kuruluş anında girişimcinin ödemesi gereken sermaye miktarındaki farklılıktır. 2023 sonlarında yapılan değişiklik ile Limited Şirket’in 50.000 TL nakdi sermaye ile kurulması mümkünken; Anonim Şirketlerde nakdi kuruluş sermayesinin en az 200.000 TL olarak taahhüt edilmesi gerekir. Her iki şirket türünde de Şirket sermayesinin %25’inin kuruluşta nakden ödenmesi zorunludur. Bakiye kısım en geç 24 ay içerisinde tamamlanmalıdır.

 

Türk Ticaret Kanunu gereğince, taahhüt edilen nakdi sermayesini tamamlamayan şirketler, sermaye artırımı yoluyla yeni pay çıkaramazlar. Haliyle ortaklarca taahhüt edilmiş, fakat henüz ödenmemiş bir sermaye koyma borcu var ise; sermaye artırımı bu eksik giderilmeden yapılamayacaktır. Amiyane tabirle hukuk: “sermaye ihtiyacın varsa, artırımdan önce taahhüt ettiğin sermayeyi tamamlayarak şirkete kaynak sağlamalısın” demekte. Özellikle nakdi problemlerin sıkça görüldüğü başlangıç seviyesinde, kurucuların ödenmemiş sermaye tutarları artırımı engelleyeceğinden, konuyu öncelikli görmeleri, gerekirse yatırımcıları ile görüşerek alternatif çözümlere ilişkin destek talep etmelerinde fayda görüyorum. Şirket tür değişikliği, mevcut yatırım süreci hengamesinde 2 aya kadar uzayabileceğinden bu husus ile de erken ilgilenmekte fayda var. Zira geciken nakit enjeksiyonu, özellikle gelir üretilmeyen dönemlerde faaliyet ve İK (maaş) giderleri nedeniyle şirket akıbetini olumsuz etkileyebilir.

Anonim Şirketlerde Sermaye Matematiği ve Ortaklık  Yapısı

 

Anonim Şirket nedir?

 

Anonim Şirketler, tarihsel olarak endüstrileşme ile birlikte büyük ölçekli ticari faaliyetlerin finansmanında ortaya çıkan “sorumluluk” problemini çözmek amacıyla tasarlanmıştır. İlgili dönemde, 500.000.000 sermayeli bir proje herhangi bir sebepten ötürü ek 300.000.000 borç ile iflas açıkladığında, harcanan 500.000.000'a ek olarak 300.000.000'un da ortaklardan tahsili söz konusu oluyor ve yatırımlar, yatırımcının ekonomik varlığını tehdit eder hale geliyordu. (şahıs şirketinde durum hala budur).  Bahsedilen rizikonun yatırımcı tarafta yarattığı isteksizliği giderme arzusu, Anonim Şirket yapısının gelişmesinde etkili olmuştur. Anonim Şirket aracılığıyla yeni bir hukuk kişiliği oluşturulur. Bu yeni hukuk kişisisin malvarlığı sermayesidir. Kendi adına işlemler yapabilir, hak sahibi olabilir veya borç altına girebilir. Olur da bir gün iflas ederse, ticari borçlarından cebindeki sermaye kadar sorumludur. Olan kadarını verir. Yani iflas veya tasfiye halinde, şirkete ait varlık ve değerlerin tamamının nakde çevrilip, alacaklılara yettiği ölçüde ödendiğinde şirketin sorumluluğu sona erer. Bu sayede sermaye koyan ortaklar sermayelerini kaybetseler dahi başkaca risk üstlenmezler. Borç Anonim Şirketin borcudur.

 

Anonim Şirketi, yönetim kurulu olarak adlandırılan beyin takımı yönetir. Doğal olarak profesyonel yöneticiler şirkete kusurlarıyla verdikleri zararlardan sorumludur. Takımı kurma ve değiştirme hakkı ise her zaman şirket ortaklarına aittir. Eğer yönetim kurulu gerekli başvuruları yapmadığı için faaliyetler durur, yavaşlar; ve 2 ay boyunca nakdi zarar oluşursa, bu zarar ile yönetim kurulu üyesinin/üyelerinin işlemi arasında bağlantı olması halinde, yönetim kurulu sorumlu tutulabilir.

 

Yönetim kurulu üyeleri kusuruyla zarara sebebiyet veren üyeden talepte bulunabilir (rücu eder). Fakat bu durum zarardan sadece kusurlu üyenin sorumlu olduğu anlamına gelmez. Üçüncü kişilere karşı üye sıfatıyla değil, yönetim kurulu sıfatıyla sorumluluk esastır. Rücu konusu iç ilişkilerle ilgilidir. Dolayısıyla kurul, yükümlülüğünü yerine getirdikten sonra ilgili üyeye rücu edebilir.

 

Anonim Şirket’te Pay Sahibi olmak nedir?

 

Anonim Şirketin, eli, kolu, kaşı, gözü olmasa da; senet imzalayabilen, mal ve hizmet üretip satabilen bir hukuk kişisi (“tüzel kişi”) olduğundan bahsetmiştik. Bu tüzel kişinin beyni yönetim kurulu iken, bedeni pay sahiplerinin elindeki kağıtlardan oluşur. Kağıtlar eşit parçalara bölünür; sermaye miktarı ve diğer hususlara göre doldurularak ortaklara teslim edilir. 200.000 TL’lik bir sermayenin, ekseriyetle 1,00 TL*200.000 adet; veya 0,01 TL *20.000.000 adet paydan oluşması beklenir. Burada her bir kağıt parçasının değeri 1 TL veya 1 Kuruştur. Bu kağıt parçalarının üzerinde her bir pay için gösterilen değere nominal/beher (her bir) pay bedeli denir. Pay senedinde gördüğümüz “2.350,00 TL karşılığında 2.350.000 adet B Grubu Pay” ibaresi; 2.350.000 adet paya sahip olduğumuzu, bu payların her birinin 1 kuruş (2.350/2.350.000) değerinde olduğunu ve bu paylar için toplam 2.350,00 TL nominal sermaye ödemesi yaptığımızı ifade etmektedir. (emisyon primine sonra geleceğiz)

 

Kağıt parçalarına gruplama yoluyla farklı isimler verilebilir. Zira kağıtları yani pay senetlerini (hisse senedi de denebilir), birbirlerinden ayrıştırma isteği, ticaretin doğal bir ihtiyacı olarak karşımıza çıkar. 200.000 adet kağıdın 50.000’ine sahip ortak “Operasyon benim müşteri çevrem üzerinden kurulacak. Bu nedenle beyin takımını, kimin elinde kaç kağıt olduğuna bakmaksızın seçmek istiyorum” diyebilir (YK Üyesi Seçme İmtiyazı). Diğer bir ortak “Benim 140.000 adet kağıdım var. En çok mali riski ben üstlendim. Bu nedenle kâr paylarında benim kağıtlarımın %10 ek kâr payı alma hakkı olsun” diyebilir (Kar Payında İmtiyaz Hakkı). Diğer bir ortak, “Şirketle en çok ben ilgileniyorum. Genel kurullarda kağıtlarımın bana sağladığından daha çok oy hakkım olmalı” diyebilir (Oy Hakkında İmtiyaz). Görüldüğü üzere pay senetlerinin verdiği haklar, kanunun izin verdiği ölçüde birbirinden farklılaşabilir ve ilgili pay senedine sahip ortaklar senede tanınan hak ve imtiyazlardan faydalanır. Burada imtiyaz ortağa değil, paya tanınır. Pay devredilirse, imtiyaz da pay ile birlikte yeni pay sahibine geçer. Dolayısıyla payın sahip olduğu haklar piyasa değerini etkileyebilir.

Uygulamada, payların sahip olduğu hakları her bir senette ayrı ayrı göstermek yerine, imtiyazlı pay grupları oluşturma ve ortakların sahip olduğu payları, imtiyaza sahip gruba dahil etme yöntemi benimsenmiştir. Kısaca her pay senedine, o senede ait imtiyaz durumu yazılmak yerine, aynı imtiyazlara sahip paylar gruplandırılıp, pay senetlerine bu grupların adı yazılmaktadır. Her bir senet üzerine “işbu 232/200.000 nolu pay senedi X, Y, Z imtiyazına sahiptir” demek yerine, “A Grubu Paylar X, Y, Z imtiyazına sahiptir” ifadesini ana sözleşmede düzenleyerek, payları ticari anlaşma uyarınca gruplara dağıtmak veya çıkarmak , bütün payların imtiyazları ile birlikte tek tek ana sözleşmeye yazılmasının önüne geçerken; gelecekteki pay ihraçlarını (pay basmak da denilebilir), imtiyaz dönüşümlerini kolaylaştırmaktadır. Pay grubu meselesi özetle buradan geliyor diyebiliriz. Payların birbirinden ayrıştırılması gerekliliği üzerine; kolay ve düşük maliyetli olan gruplama yöntemiyle farklı imtiyaz ve yükümlülüklere sahip paylar ayrıştırılabilir.

 

Pay grubu isimlendirme konusunda yasal sınırlar içinde özgürüz. Fakat makul sınırlarda kalmak, ticaret sicili ve tescil işlemlerinde sorun yaşamamak adına gereklidir. Demek istediğim: A, B, C, D.. yani alfabe ile sınırlı değilsiniz. Harfler yerine Siyah Grubu Pay, Beyaz Grubu Pay, UA Grubu Pay olarak da pekala pay grubu adlandırması yapılabilir. Memurlarımız aşina olmadıkları iş ve işlemleri hatalı kabul etme eğiliminde olduklarından makul grup adları tercih etmekte fayda görüyorum.

bottom of page